Hüsnü Ağabey ‘Başkanımızı Yürekten Tebrik Ediyoruz’

BismillahirrahmanirrahimReis-i Cumhur Tayyip Erdoğan Beyefendinin Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yapmış oldukları konuşmayı umum Nur talebeleri namına tebrik ediyoruz.

Alem-i İslamın ve islam milletlerinin mümessili makamında bütün dünyaya yalnız Anadolunun değil alem-i islamın tamamının meselelerini Birleşmiş Milletler kürsüsünde ilan etmesi ve zalimlerin zulümlerini bilahavf kahramanane yüzlerine haykırması elbette tebriğe şayandır.

Reis-i Cumhurumuzun bu konuşmasının, inşaallah bir buçuk milyar müslümanın sulh-u umumiyesine ve selamet-i ammenin te’minine kat’i bir mukaddeme olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederiz. 

“…Altmışbeş sene evvel bir vali bana bir gazete okudu. Bir dinsiz müstemlekat nazırı Kur’an’ı elinde tutup konferans vermiş. Demiş ki: “Bu, İslamların elinde kaldıkça, biz onlara hakiki hakim olamayız, tahakkümümüz altında tutamayız. Ya Kur’an’ı sukut ettirmeliyiz, veyahut Müslümanları ondan soğutmalıyız.”  İşte bu iki fikirle, dehşetli ifsat komitesi bu biçare fedakar, masum, hamiyetkar millete zarar vermeğe çalışmışlar. Ben de altmışbeş sene evvel bu cereyana karşı, Kur’an-ı Hakim’den istimdat eyledim.

Hakikate karşı kısa bir yol ve bir de pek büyük bir “Darülfünun-u İslamiye” tasavvuru ile, altmış beş senedir, ahiretimizi kurtarmak ve onun bir faidesi olarak hayat-ı dünyeviyemizi de istibdad-ı mutlaktan ve dalaletin helaketinden kurtarmağa ve akvam-ı İslamiyenin mabeynindeki uhuvvetini inkişaf ettirmeğe iki vesileyi bulduk.  Birinci Vesilesi: Risale-i Nurdur ki; uhuvvet-i imaniyenin inkişafına kuvvet-i iman ile hizmet ettiğine kat’i delil, emsalsiz bir mazlumiyet ve acizlik haletinde te’lif edilmesi ve şimdi alem-i İslamın ekseri yerlerinde ve Avrupa ve Amerika’ya da te’sirini göstermesi ve ihtilalcilere ve dinsiz felsefeye ve otuz seneden beri dehşetli bir surette maddiyyun ve tabiiyyun gibi dinsizlik fikrine karşı galebe çalması ve hiçbir mahkeme ve ehl-i vukuf dahi onları cerhedememesidir.

İnşaallah bir zaman da, sizin gibi uhuvvet-i İslamiyenin anahtarını bulan zatlar, bu mu’cize-i Kur’aniyenin cilvesini alem-i İslama işittireceksiniz.  İkinci Vesilesi: Altmışbeş sene evvel Camiü’l-Ezhere gitmek istiyordum. Alem-i İslamın medresesidir diye, ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kısmet olmadı.

Cenab-ı Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki: Camiü’l-Ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi; Asya, Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslam üniversitesi Asya’da lazımdır. Ta ki İslam kavimlerini, mesela: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas,Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfi ırkçılık ifsat etmesin. Hakiki, müsbet ve kudsi ve umumi milliyet-i hakikiye olan İslamiyet milliyeti ile اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ  Kur’an’ın bir kanun-u esasisinin tam inkişafına mazhar olsun.
Reis-i Cumhurumuzun bu konuşması islam aleminin ittihadına ve ittifakına, birlik ve beraberliğine ve hakiki uhuvvetine vesile olmasını tekrar dergah-ı İlahiyeden niyaz ediyor ve alem-i islamın ve islam hükümetlerinin intibahına vesile olmasına dualar ediyoruz.  Umum Nur

Talebeleri Namına Hz. Bediüzzaman’ın Hizmetkar ve Talebesi

Hüsnü Bayramoğlu

Duyuru kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Cenâb-ı Hak, hakkımızda bu Ramazan-ı Şerifin her gecesini ve Leyle-i Kadrimizi bin aydan hayırlı ve bin ay kadar medar-ı sevap eylesin, ümmet-i Muhammediyeye saadet ve selâmet versin, âmin!

Duyuru kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Vakıflar Haftasını Tebrik Ederiz.

Vakıflar hiç bir siyasi maddi ve manevi gaye gütmeden milletin ebedi hayatına hizmet eden kurumlardır. Vakıflar iyilik ve takvada yarışınız ilahi emrinin tecessüm etmiş halidir. Vakıf haftasını tebrik ederiz.

Duyuru kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Müsbet Hizmetleriyle Ma’ruf Nur Cemaatleri adına Hüsnü Bayramoğlu Ağabey’in mektubu

Müsbet hizmetleri herkesçe malum olan Risale-i Nur etrafında Kur’an hizmeti için kenetlenen nur talebeleri ve cemaatlerinin iştiraki ile Üstad Bediüzzaman hazretlerinin hayattaki tabesi ve son varisi Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyin neşrettiği mektuptur.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
Aziz kardeşlerimiz ve hizmet-i imaniyede arkadaşlarımız!

Evvela; “Risaletü’n-Nur’un intişarındaki maksat, şu zamanın insanlarına tahkikî imanı ders vermek, mütehayyirlerini kurtarmak, müteharrilerini takviye ve tarsin etmek, zındıka ve ehl-i ilhadı iskât ve ilzam etmektir.” (Hulusi R.H.)

Bu cümleden olarak vatanımızda ve hariç memleketlerde kemal-i şevk ile devam eden hizmetleri tebrik ediyor, dualar ediyoruz. İnşâallah, Kur’an ve iman hizmetleri sadaka-i makbule hükmüne geçecek ve âlem-i İslam’ın ittihadına vesile olacak diye rahmet-i İlahiyeden ümid ediyoruz.

Saniyen; Hizmet-i Nuriyenin tesanüd, ittihad, muhabbet ve uhuvvetle devamı için Nur’un fedakar, kahraman ve hizmet-i nuriyede herkesçe malum olan Nur cemaatlerinin mümessili kardeşlerimizle bir araya gelip, memleketimizi yakından alâkadar eden bazı hususları görüştük. Müşterek kanaatimizi arzetmeyi münasip gördük.

Kardeşlerimiz!

Aziz Üstadımız Nur Lahikalarında, Risale-i Nur’un hizmetinin ehemmiyetini vatan ve millete fevkalade faidesini, bu memleketi anarşistlik ve ihtilal gibi belalardan muhafaza etmeye çalıştığını ifade etmiş. “Hakiki bir Müslüman ve samimi bir mü’min, hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olamaz.” demiştir.

Müteaddit defalar kendisini ziyarete gelen yahut takip eden polislere “Sizler maddî asayiş muhafızlarısınız, bizler ise manevî asayiş muhafızlarıyız. Sizler ancak bir hadise vukua geldikten sonra müdahale edebilirsiniz. Bizler ise; bir fenalık vuku bulmadan o kötülüğün önünü kesiyoruz.” manasında çok tavsiyelerde bulunmuştur. Buna dair:

“Üç vilayetin insaflı bir kısım zabıtaları demişler: Nur talebeleri manevî bir zabıtadır. Asayişi muhafazada bize yardım ediyorlar. İman-ı tahkikî ile Nur’u okuyan her adamın kafasında bir yasakçıyı bırakıyorlar, emniyeti temine çalışıyorlar.”   (Lem’alar, 298)

“Bir mekteb-i irfan olan Risale-i Nur’un müellifi ve şakirdleri asayişin, nizam ve intizamın fahrî ve manevî bekçileridir.” (Tarihçe-i Hayat, 654)

“Evet, eserler tesirlidir. Fakat millet ve vatanın tam menfaatine ve hiçbir zarar dokundurmadan yüz bin adama kuvvetli iman-ı tahkikî dersi vermekle, saadet ve hayat-ı ebediyelerine tam hizmette tesirlidir. Denizli Hapishanesinde, kısmen ağır ceza ile mahkûm yüzler adam, yalnız Meyve Risalesi’yle gayet uslu ve mütedeyyin suretine girmeleri; hattâ iki üç adamı öldürenler, onun dersiyle daha tahta bitini de öldürmekten çekinmeleri ve o hapishane müdürünün ikrarıyla, hapishanenin bir terbiye medresesi hükmünü alması, bu müddeaya reddedilmez bir senettir, bir hüccettir.”  (Emirdağ Lâhikası-1, 19)

1947 senelerinde yazmış olduğu bir mektubunda ise Nurların tam şimdiki zamanın dertlerine ve yaralarına çare olacağını şöyle ifade ediyor:

“Risale-i Nur ve hakiki şakirdleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar.”

“Gerçi Risale-i Nur sırf âhirete bakar, gayesi rıza-yı İlahî ve imanı kurtarmak ve şakirdlerinin ise kendilerini ve vatandaşlarını idam-ı ebedîden ve ebedî haps-i münferidden kurtarmaya çalışmaktır. Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir ve bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i âtinin bîçareler kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünkü bir Müslüman başkasına benzemez. Dini terk edip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir müslim; dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.”  (Emirdağ Lâhikası-1, 22)

Salisen; Âlem-i İslam’ın son kalesi ve ümmet-i Muhammed’in ümidi olan Anadolu’da, vatan ve millet ve bu vatandaki hükümet aleyhine müthiş planlar, asayiş ve nizamın tahrib edilmesi için perde altında çalışmalar var. Ehl-i dalalet ve ehl-i nifak topyekün Reis-i Cumhurumuzun şahsına muhalefetle vatan ve milletin birlik ve beraberliğini hedef almış. Bütün imkanlarıyla, parti, cemiyet ve basın yoluyla aleyhte neşriyat yapmaya gayret gösteriyorlar.

Bu nazik zamanda Nur talebelerinin müteyakkız olmalarını ve Üstadımızın daima tazelenen, günümüze de hitabeden lâhikaları ve bilhassa Emirdağ Lahikasındaki mektupları okumalarını ve hususan son dersinin çok okunmasını tavsiye ediyoruz. Uyanık olalım! İşte şu beş on senedeki hadiseler de gösteriyor ki münafıklar boş durmuyorlar. Bu vatandaki asayişin ve emniyetin tahribi için hükûmet aleyhinde habbeyi kubbe yaparak, iftiralarla memleketimize zarar vermeye çalışıyorlar. Biz Nur talebeleri Reis-i Cumhurumuzun yanında olup tam desteklemeyi bir vazife biliyoruz.

Rabian; Üstadımızın 1957 erken seçimlerinde hareket tarzını bizatihi şöyle gördük:

Ehl-i dalaletin komitelerinin bu zamanda Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyib Erdoğan aleyhinde ittifak ettikleri gibi, 1957 seçimlerinde de, Adnan Menderes’in aleyhinde ittifak etmişlerdi. Vatan, millet ve memleket aleyhinde tehlikeyi gören Üstadımız ile birlikte hayatında ilk defa rey kullanılacağı sandığa gitmiştik.

Aziz Üstadımız sandık başkanına “Bana Demokratların pusulasını ver evladım.” dediler. Açıktan Demokrat Parti pusulasına parmak bastılar.

Şimdi de aynı hal daha dehşetli bir surette cereyan ediyor. Sadece dahilde değil hariçten de çok düşmanlar insanları aldatarak Aziz Vatanımızda istikrarı bozmak ve hükümeti zayıflatmak için her türlü bahaneyi istimal ediyorlar.

Aynen öylede bu seçimler her ne kadar mahalli seçimler olsa da, sonuçları itibariyle bütün memleketi ilgilendiren bir meseledir. Hükümetin meşruiyetine darbe vurmak ve asayişi bozup memlekette anarşi çıkarmak isteyenler, seçimlerde hükümet aleyhine çıkacak bir neticeyi; vatan, millet ve memleket aleyhine Allah muhafaza istimal edebilirler. Buna karşı aynen Üstadımız gibi bizler de vatan, millet ve İslamiyet namına Cumhurbaşkanımızın intihap ettiği adayları destekleyeceğiz.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm,  dua eder, dualarınızı bekleriz.

Umum Nur Talebeleri Namına
Hz. Bedîüzzaman’ın Hizmetkarı ve Talebesi
Hüsnü Bayramoğlu

Haber kategorisine gönderildi | Yorum yapın

MEVLİD-İ NEBEVİNİZİ TEBRİK EDERİZ

MEVLİD-İ NEBEVİNİZİ TEBRİK EDERİZ.

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın veladeti hengâmında vücuda gelen hârikalardır ve hâdiselerdir. O hâdiseler, onun veladetiyle alâkadar bir surette vücuda gelmiş.

Hem bi’setten evvel bazı hâdiseler var ki, doğrudan doğruya birer mu’cizesidir. Bunlar çoktur. Nümune olarak, meşhur olmuş ve eimme-i hadîs kabul etmiş ve sıhhatleri tahakkuk etmiş birkaç nümuneyi zikredeceğiz:

Birincisi: Veladet-i Nebevî gecesinde hem annesi, hem annesinin yanında bulunan Osman İbn-il Âs’ın annesi, hem Abdurrahman İbn-i Avf’ın annesinin gördükleri azîm bir nurdur ki; üçü de demişler: “Veladeti ânında biz öyle bir nur gördük ki; o nur, maşrık ve mağribi bize aydınlattırdı.”

İkincisi: O gece Kâ’be’deki sanemlerin çoğu başı aşağı düşmüş.

Üçüncüsü: Meşhur Kisra’nın eyvanı (yani saray-ı meşhuresi) o gece sallanıp inşikak etmesi ve ondört şerefesinin düşmesidir.

Dördüncüsü: Sava’nın takdis edilen küçük denizinin o gecede yere batması ve İstahr-Âbad’da bin senedir daima iş’al edilen, yanan ve sönmeyen, Mecusilerin mabud ittihaz ettikleri ateşin, veladet gecesinde sönmesi. İşte şu üç-dört hâdise işarettir ki: O yeni dünyaya gelen zât; ateşperestliği kaldıracak, Fars saltanatının sarayını parçalayacak, izn-i İlahî ile olmayan şeylerin takdisini men’edecektir.

Beşincisi: Çendan veladet gecesinde değil, fakat veladete pek yakın olduğu cihetle, o hâdiseler de irhasat-ı Ahmediyedir ki (A.S.M.), Sure-i اَلَمْ تَرَ كَيْفَ de nass-ı kat’î ile beyan edilen “Vak’a-i Fil”dir ki; Kâ’be’yi tahrib etmek için, Ebrehe namında Habeş Meliki gelip, Fil-i Mahmudî namında cesîm bir fili öne sürüp gelmiş. Mekke’ye yakın olduğu vakit fil yürümemiş. Çare bulamamış, dönmüşler. Ebabil kuşları onları mağlub etmiş ve perişan etmiş, kaçmışlar. Bu kıssa-i acibe, tarih kitablarında tafsilen meşhurdur. İşte şu hâdise, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın delail-i nübüvvetindendir. Çünki veladete pek yakın bir zamanda, kıblesi ve mevlidi ve sevgili vatanı olan Kâ’be-i Mükerreme, gaybî ve hârika bir surette Ebrehe’nin tahribinden kurtulmuştur.
Mektubat (Ondokuzuncu Mektup/Onaltıncı İşaret/Üçüncü Kısım)

 

 

Haber kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Meşveret Cemaatinin 24 Haziran Seçimleriyle İlgili Beyanatı

Aziz, sıddık kardeşlerimiz,

Evvela, ramazan-ı şerifinizi ve gelecek leyle-i kadrinizi tebrik ediyor; bu mübarek gün ve gecelerin hizmet-i Kur’aniye namına külli hayırlara vesile olmasını rahmet-i ilahiyye’den niyaz ediyoruz. 

Saniyen, muazzez üstadımızın vekili, talebesi ve hizmetkarı muhterem Hüsnü Bayram ağabeyimizin neşretmiş olduğu lahika mektubu Üstadımız Bediüzzaman hazretlerinin hayat-ı içtimaiyeye bakan tarz ve üslubunu, meslek ve meşrebini gayet hakîmâne beyan etmektedir.

Bu hakikattar beyana aynen iştirak ediyor, bu lahikanın umuma tamim ve neşrini ciddi bir görev addediyor ve bu lahika mektubunu bera-yı malumat olarak aynen takdim ediyoruz.

Salisen, bu mübarek gün ve gecelerde, devletimizin bekası, vatanımızın hıfz ve muhafazası, bu kara bulutların izalesi için ellerimizi dergah-ı izzete kaldırıp Kur’an-ı Kerim, Cevşen-i Kebir, Risale-i Nur kıraatı, zikir ve tesbih ile münacatta bulunarak İstiğfar, tövbe ve iltica edelim inşaallah.

Bediüzzaman hazretlerinin mutlak vekili Hüsnü Ağabey’den Cumhurbaşkanlığı Seçim Açıklaması vakfımızın sitesinde mevcuttur.

Haber kategorisine gönderildi | Yorum yapın

Hüsnü Ağabey’den Cumhurbaşkanlığı Seçim Açıklaması

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Evvela: Kıymettar şuhur-u selasenizi ve içindeki leyale-i mübarekelerinizi ve gelecek Ramazan-ı şeriflerinizi ruh-u canımla tebrik eder,bu mübarek şehirde ettiğiniz duaların Cenab-ı Hak yanında makbul olmasını erhamürrahiminden niyaz ederim.

Böylece bayrama kadar :

اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ لَيْلَةَ قَدْرِنَا ف۪ى هٰذَا الرَّمَضَانَ خَيْرًا مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ لَنَا وَ لِطَلَبَةِ الرَّسَٓائِلِ النُّورِ الصَّادِق۪ينَ  
duasını etmeye niyet ettik.
Saniyen: Yeni ve mühim bir seçimden geçmek üzere olan memleketimizin içinde bulunduğu fevkalade nazik durum sebebiyle, büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri namına,aşağıdaki açıklamayı yapmak zaruretini hissetmiş bulunuyorum.
 
Bütün gayesi vatan ve milletin selametinden ibaret olan ve hayatının her anında bu gayeyi takip etmiş bulunan Üstadımız Said Nursi Hazretleri siyasetten şiddetle kaçındığı halde, “İslam kahramanı” olarak vasıflandırdığı Adnan Menderes ile o zamanki Demokrat Parti’yi her zaman desteklemiş ve vatan, millet, İslamiyet ve Kur’an hesabına bu partiyi desteklemeye mecbur olduğunu defalarca ve açıkça beyan etmiştir.
 

Herkesin malumu olduğu üzere, Üstadımızın bu desteğine sebep, o zamanki Demokratların şeair-i İslamiyenin en mühimlerinden olan ezanı serbest bırakmaları, milletin hak ve hürriyetlerini tanımaları, dışarıda da İslam alemine karşı dostane münasebetler tesis etmeleridir. 

Bu sebeptendir ki, Üstadımız merhum Adnan Menderes’i “İslam kahramanı”olarak vasıflandırmış ve mektuplarında onu bu isimle yad etmiş, hatta bazı mektuplarında, siyasetle alakasını kesmiş bulunduğu halde, Adnan Menderes gibi bir İslam kahramanı ile sohbet etmek arzusunda olduğunu beyan etmiştir.
 

Üstadımızın alem-i bekaya irtihalinden sonraki yıllarda yaşanan hadiseler ve dini hak ve hürriyetlerin maruz kaldığı kısıtlamalar, o zamanki Demokratların iktidardan düşmesi halinde ortaya çıkacak tehlikelere dair ikazlarının ne kadar yerinde olduğunu göstermiştir.
 

Milletimizin serbest iradesiyle iktidara gelen ve halen iş başında bulunan kanaatımca siyaset ve vatan hizmetinde manen vazifeli Reis-i Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan iktidarda bulundukları müddet içinde, İslam kahramanı Adnan Menderes ve arkadaşlarının yaptığı hizmetlerden çok daha fazlasının tahakkukuna, Allah’ın izin ve inayetiyle muvaffak olmuşlardır. 

Ezcümle:

 Başörtüsü gibi İslam’ın en önemli bir şiarı üzerindeki yasaklar tamamıyla kalkmıştır.
– İmam Hatip Okulları ve Kur’an kursları da yeniden eski serbestisine kavuşmuş, gençliği zaaf-ı imandan ve itikattan kurtarmak için çok elzem olan değerler eğitimi namıyla nurların derslerine başlanmış,Risale-i Nurlar Diyanet Başkanlığı tarafından resmen neşrine Reis-i cumhurumuzun talimatıyla Kültür Bakanlığı tarafından muhafaza altına alınmak suretiyle aynen neşri 4 senedir devam etmekte ve yurt içinde ve dışında dağıtımı yapılmaktadır ,hatta eskisinden daha da haşmetli bir şekilde yurdun dört bir yanında bu milletin evlatlarına hizmet vermeye başlamıştır.

 Tek parti devrinin eseri olan ve gençliği her türlü dini hissiyattan uzak bir şekilde yetiştirmeyi hedef alan eğitim politikalarının ıslahına girişilmiş, bu cümleden olarak Kur’an, Siyer ve Osmanlıca dersleri devletin okullarında okutulmaya başlamış ve gençlerimiz arasında da büyük bir rağbet görmüştür.Hele masum yavrularımızın okul sıralarında o günahsız dilleriyle Kur’an-ı Kerim’i okumaya başlamaları, “Allah Teala bir kavme azap edeceği zaman, Kur’an okuyan çocukların sesini işitince azaptan vazgeçer” mealindeki hadis-i şerifi bize gözyaşları içinde hatırlatıyor.

– Yine Üstadımız Said Nursi Hazretlerinin fevkalade ehemmiyet verdiği ve “alem-i İslam’ın kalesi ve şanlı ordusu” olarak yad ettiği kahraman ordumuz bazı mihrakların elinde bir darbe aleti olmaktan kurtarılmış ve milletimizin ve alem-i İslam’ın nezdindeki o müstesna mevkiine kavuşturulmuştur.
– Kur’an’ımız başta olmak üzere dini ve manevi değerlerimiz, devletimizin bütün kademelerinde eski itibarına kavuşmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde ve devlet erkanının iştirak ettiği mühim toplantılarda Kur’an okunması gibi, yakın zamana kadar kimsenin hayal bile edemediği işler büyük bir vakar ve sükunet içinde gerçekleşmiştir.
– Yıllardır ihmal edilen ve hatta küçümsenerek bakılan İslam alemine devletimiz tekrar gülen yüzünü çevirmiş, nerede bir mazlum gördüyse oraya yardım elini uzatmış, bütün İslam ülkelerinin ve hatta bütün mazlum milletlerin samimi muhabbetlerine mazhar olmuş, böylece, dünyanın en büyük gücü olmaya layık olan İslam ümmetinin Üstadımız tarafından sık sık müjdelenen ittihad-ı İslam hedefine doğru derlenip toparlanacağına dair alametler açıkça görülmeye başlamıştır.
 Reis-i Cumhurumuz Tayyip Erdoğanın İstanbulda İslam Birliği toplantısına başkanlık etmesi ve bütün islam devletlerini uyandırması ve birlik ve beraberlik telkin etmesi alem-islam için hayırlara vesile olacak neticeleri çoğunlukla elde etmiştir.
 Her hususta maddi terakkiyatın ilerlemesine ordumuza lazım ekser ihtiyacı son model ve dışa bağımlı olmadan yerli üretim olarak yapılmasına vesile olması; bununla beraber manevi hizmetleri de desteklemesi hayırlı hizmetleridir.
 

Bütün bu mesut ve müjdeli gelişmeleri bir arada mütalaa ettiğimiz zaman, Reis-i cumhurumuzu ve beraberindekileri iktidarda muhafaza etmenin vatan, millet, İslam alemi ve hatta insanlığın sulh ve selameti açısından ne kadar hayati bir önem taşıdığı, açıkça ortadadır.

İşte bunun içindir ki, yurt içinde ve yurt dışında bütün menfi mihraklar, milletimizin bu mesut istikbale doğru yol alışını durdurmak için ittifak etmişlerdir. Bu sebepten, önümüzdeki seçimlere sıradan bir seçim olarak bakmak mümkün değildir.
 

Bugün bir seçim mücadelesi görüntüsü altında cereyan eden şey, şu veya bu partinin iktidar olması meselesi değildir.
Bu, siyaset sahasındaki muhtelif cereyanlardan birinin nöbeti diğerine devretmesi meselesi değildir.
 
Bugünkü mücadele, bu vatan ve millet için çalışanlar ile vatanı parçalamak ve milletimizi ecnebilere köle yapmak için çalışanlar ve onların şuurlu yahut şuursuz müttefikleri arasında cereyan eden bir mücadeledir.
 
Bu, asırlardır İslam’ın bayraktarlığını yapan ve İslam aleminin istikbali için bütün ümmetin ümit bağladığı bir milletin ayaklarındaki prangaları çözmeye çalışanlar ile, bu kahraman milleti birbirine düşürüp vatanını parça parça ederek bütünüyle ecnebi kuvvetlerin hakimiyeti altına sokmak isteyenler arasındaki bir mücadeledir.
 

İşte, bir kısmına kısaca temas etmeye çalıştığım bu sebepler muvacehesinde,Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin talebeleri olarak bizler, tıpkı Üstadımız gibi, vatan, millet, Kur’an, İslamiyet ve insaniyet namına, Recep Tayyip Erdoğanı ve beraberindekileri muhafazayı ve arkasında olduğumuzu bildirmeyi ve onları bu hizmetlerinde desteklemeyi bir vazife biliyoruz. 

Bizim mesleğimiz asla siyaset değildir. Bu tarz beyanatımız bazı kardeşlerimizce siyasete ziyade temas gibi anlaşılmaması gerekir. Zira Üstadımızın hal-i hayatındaki tatbikatını ve lahikalarda ifade ettiği tavrını ifadeden ibarettir.Bir vazife i vataniye ve diniye ve milliyedir ki bize hüsn-ü zan eden kardeşlerimize bir hatırlatma ve mevcud müsbet hükümete de mütecaviz dinsizler ve vatan hainleriyle mücadelesinde  bir yardımdır.

Üstadımızın ifadesi ile:

“Risale-i Nur, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tabi’ ve dahil olmaz. Belki mütecaviz dinsizlere karşı haklı tarafa yardımcı olur ve dost olur ve ihtiyat kuvveti hükmünde onlara bir nokta-i istinad olur. ” (Emirdağ – 1, s. 160).
 
Allah doğruların yardımcısıdır.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebe ve hizmetkarları
Hüsnü Bayramoğlu
Haber kategorisine gönderildi | Yorum yapın